Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Mural-İst festivali kapsamında
Kadıköy Yeldeğirmeni'nde bina duvarları devasa boyutlarda tuvallere dönüşüyor.
Kadıköy Belediyesi desteği ile 3. Yılına giren Mural-İst
festivali ilk etabı kapsamında düzenlenen duvar boyama çalışmasında Türkiye
Polonya ilişkilerinin 600. Yılı çerçevesinde Polonya'dan Türkiye'ye gelen
sanatçılar, M-CITY, Chazme 718 ve Sepe kendilerine özgü stilleri ile
Yeldeğirmeni Talimhane Sokak'ta daha öncesinden seçilen duvarları kendi
tasarımları ile birer tabloya dönüştürüyor.
Kadıköy Yeldeğirmeni'nde yapılan ve büyük ilgi gören duvar
boyamaları (Mural sanatı), birbirinden ilginç desenleriyle kullanılmayan
duvarlara hayat verirken, dünya çapında duvar boyama sanatının hatırı sayılır
çalışmalarını ortaya koyuyor.
Dünyaca ünlü Polonyalı duvar boyama sanatçılarının kendi
tasarımlarının sergileneceği Mural-İst Yeldeğirmeni bina duvarlarına ayrı bir
zenginlik katacak. 2 binanın dış cephe duvarlarının boyanacağı festivalde,
Polonyalı sanatçılar tamamen kendilerine özgü çalışmaları tüm İstanbulluların
beğenisine sunuyor.
Yeldeğirmeni’ne
çizmiş olduğun grafitinin arkasında bir hikaye var mı?
Dome- Aslında baktığın ilk andan itibaren
bir mesaj veriyor bence. Hikayesi, sana ait olan her şeyi alıp, yeni bir hayata
yelken açmak ile ilgili. Kötü olan şeyleri arkada bırakıp, yeni bir şeye
başlamak… Fakat bu çizimde anlatmak istediğim zihinsel bir durum, yani materyal
şeylerden ötede.
Fikirlerim;
Ben en çok Dome adlı sanatçının eserini
beğendim.Daha çok kendimden bir şeyler bulduğum için olabilir.Eseri hakkında
yukarıda belirttiğim sözleri sarfettiğini gördüğümde ise tıpkı benim o eseri
gördüğümde hissettiğim şeyler olduğunu fark edip tekrar etkilendim ve
duygularını anlatış biçimin sağlam olduğuna bir kez daha karar verdim. Normalde
İstanbul’da ve çoğu ülkede sokaklara
(sanat adına dahi olsa) izin çizim yapmak yasak. Fakat ben bu işin
çekiciliğinde biraz da illegal oluşunun katkısı olduğunu düşünüyorum.Ben
İstanbul’da büyüyen bir çocuk oldum ve hiphop kültürünü yakınen yaşadım yıllar
boyunca.Bu kültürün içinde grafiti, writerlık, tag atma kültürü olduğu için ben
ve aerkadaşlarımda bu deneyimi illegal yollardan çok kez denedik.Bu konuda
gerçekten yetenekli arkadaşlarım var.Kimisi nadir yapılan festivallerde, kimisi
grafik,animasyon gibi alanlarda ilerleme kaydetti fakat ülkemizde sokak
kültürünün yaşaması ve yücelmesi için daha çok yol katedilmesi gerektiğini
düşünüyorum.
İstanbul’da birkaç kez Moast Fest
düzenlendi.Burada geneli yerli olmak üzere bir sürü grafiti sanatçısı
eserlerini legal şekilde sergiledi.Son yıllarda grafiti özel binaların dış
cephesinde, bazı kafe barların iç dekorasyonunda veya özel organizasyonlarda
bir çok defa çeşitli amaçlarla kullanılmaya başlandı.Bu legal kullanımlar
ülkemizde sokak sanatı adına ilerleme kaydettiğimizin göstergesidir.Fakat ben
yine de tekrar söylüyorum, bu işin güzelliği illegal olmasındaki heyecanda
yatıyor.Grafiti kendini topluma, her türlü insana, farklı biçimlerle ve kendine
has anlatma şeklidir.Bir isyan, bir yakarış, bir sorunu gözlere sokma
eylemidir.Her şeyden önce bana göre bir sanattır.Bu arada hâlâ bilmeyenler için
bir kaç yıl öncesinde yapılan bir
çalışmadan bahsetmeden geçemeyeceğim.İstanbul’da Taksim, Eminönü, Kadıköy,
Galata, Karaköy, Cihangir civarlarında mutlaka sarı yumruk figürleri
dikkatinizi çekmiştir.Bu yumruklar ve ardındaki grafitiler Kripoe ve
arkadaşlarının eseridir.1up! adlı tagleri, mantar resimlerini ve sarı
yumrukları gördüğünüz yerlerde bu grubun grafitilerini de göreceksiniz.Çoğu
belediye veya esnaf tarafından temizlenmiş olsa da.. Bu 1up konsepti bir çok
ülkede gerçekleştirilmiş ve hepsini videoya çekip güzel bir belgesel
hazırlamışlar.Önceden internette bölüm bölüm mevcuttu fakat şimdilerde bazıları
kaldırılmış.Bu belgeselleri izleyerek ülkelerdeki sokak sanatı legalitesi ve
illegalitesi, sokak sanatına halkın bakış açısı bakımından bir çok bilgiye
sahip olabilirsiniz..Sanat her zaman kendini ifade etmenin en güzel ve zararsız
yoludur.
Mehtap DOĞAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder